Ünlü Filozofların Yaşam Felsefeleri Hakkında Düşünceler
Sokrates ve Bilgelik Arayışı
Sokrates’in “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” sözü, aslında hayatımızın her alanında uygulayabileceğimiz bir düşünce. Sokrates’in bu felsefesi bana hep kendimi sorgulatan bir yapıya sahip. Gerçekten de, bir bilginin peşine düştüğümüzde ne kadar derinleşirsek, aslında o kadar az bildiğimizi fark etmiyor muyuz? Hadi itiraf edelim, hayat boyu öğrendiğini sandığın birçok şeyin aslında birer yanılsama olduğunu görünce biraz ürkmüyor musun? Ben de üniversite yıllarında bir dersten diğerine koştururken aynı duygulara kapılmıştım. Sen de bir yerlerde benzer hisler yaşadıysan, Sokrates’in yaşam felsefesine zaten aşinasın demektir.
Aristoteles ve Mutluluk Kavramı
Ne diyeceğim, Aristoteles’in “mutluluk, erdemli bir yaşamın doğal sonucudur” sözü kulağa nasıl geliyor? Gerçekten de mutluluğu sürekli kovalamaktansa, içsel değerlerimize dönerek bulabilir miyiz? Çocukken dedem bana “Oğlum, ne ekersen onu biçersin” derdi. O zamanlar bu sözün ne anlama geldiğini tam kavrayamazdım, ama şimdi bakıyorum da, dedem Aristoteles’ten ilham almış olabilir. Hayatta erdemli bir yol izleyerek, aslında kendi iç huzurumuza ulaşabiliriz, değil mi? Senin de hayatta peşinden koştuğun şeyler arasında erdemin bir yeri var mı?
Platon’un Mağara Alegorisi
Bir keresinde Platon’un mağara alegorisini okuduğumda kafamda bir ampul yanmıştı. Gerçekten de, günlük yaşamda çoğumuz mağaradaki gölgeleri gerçek sanmıyor muyuz? Mesela sosyal medya… Ekranda gördüğümüz her şeyin gerçek olduğuna inanmak, mağaradaki gölgeleri gerçek sanmak gibi. Platon’un bu alegorisi, gördüğümüz ve duyduğumuz her şeyi sorgulamamız gerektiğini hatırlatıyor. Eh, şimdi dürüst ol, sen de bazen gerçekliği sorguladığın anlar yaşıyorsun, değil mi?
Nietzsche ve Üstinsan Kavramı
Nietzsche’nin “üstinsan” kavramı ve “güç istenci”, her ne kadar biraz sert ve karmaşık görünse de, yaşamın çekirdeğinde yatan güçlü bir mesaj taşıyor. Hatırlıyorum, bir arkadaşım Nietzsche’den bahsettiğinde önce biraz kafa karışıklığı yaşamıştım. Ancak, güçlü ve kararlı bir şekilde kendi hayatını nasıl yönlendirebileceğini anlamaya başladığında, bu felsefenin aslında bir o kadar da hayatın içinde olduğunu fark ediyorsun. Hadi, itiraf et, sen de bazen bu dünyada kendi kurallarını koymak istemiyor musun?
Epikür ve Zevk Felsefesi
Dürüst olmak gerekirse, Epikür’ün zevk felsefesini ilk duyduğumda beni gülümsetmişti. Küçük mutlulukların peşinden gitmek, basit yaşamak ve şükretmek… Ne de güzel bir fikir! Hadi, günlük hayatın karmaşasında kaybolup gitmek yerine, bazen oturup bir fincan çayın keyfini çıkarmak, hayatın anlamını bulmak değil de nedir? Epikür’ün bu yaklaşımı, bizi asıl sevindiren şeylerin basitlikte ve sadelikte yattığını hatırlatıyor. Sen, son zamanlarda bu tür bir huzuru yakalayabildin mi?
Konfüçyüs ve Toplum İçindeki Denge
Konfüçyüs’ün toplum ve ahlak konusundaki görüşleri, özellikle aile içinde uyum sağlamak için ilham verici. Annem, babaannemi ziyarete gittiğimizde “Aile her şeydir” derdi hep. Konfüçyüs’un da altını çizdiği gibi, toplumun temelini aile değerleri oluşturur. Dürüst olmak gerekirse, günümüzde de bu görüşe kucak açmak, belki de huzurlu bir yaşamın anahtarıdır. Aileni ne kadar önemsiyorsun? Kendi yaşam dengeni oluştururken, bu felsefeyi nasıl uyguluyorsun?
Marcus Aurelius ve Stoacılık
Şimdi düşünüyorum da, Marcus Aurelius’un stoacılık felsefesi hayatımıza farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Özellikle stresli bir iş günü sonrası, bazen her şeyin akışına bırakılması gerektiğini fark etmek ne kadar da rahatlatıcı! “Kontrol edemediğin şeyleri takma kafana” gibi basit bir tavsiye verme imkanı olsa Marcus Aurelius’a kaç kişi kulak vermez ki? Sen de sık sık kontrol edemediklerin yüzünden üzülüyor musun, yoksa stoacılıkta biraz da olsa huzuru bulabiliyor musun?
Yorum Bırakın