Paris, aşkın, sanatın ve tarih kokan sokakların başkenti. Bu büyüleyici şehirde gezilecek yerlerin listesini keşfederken her köşe başında yeni bir hayranlık konusu bulacaksınız. Her Paris gezgininin yolculuğunda unutulmaz bir iz bırakacak noktalar burada.
Paris’te Gezilecek Yerler
Eiffel Kulesi’nin Tepesine Yolculuk
Sen de o ikonik fotoğrafı çekmek için sabırsızlanıyorsundur, değil mi? Eiffel Kulesi'ne çıkmak, Paris'in vazgeçilmezlerinden. Benim ilk gidişim hâlâ aklımda; hava biraz serindi ama yukarıdan baktığımda gördüğüm manzara içimi sıcacık yaptı. Her şey o kadar net ve masalsı ki! Kimi zaman kuleye çıkmak için sıralar uzun olabilir, o yüzden biletini önceden almak faydalı. Dürüst olmak gerekirse, ben ilk seferinde bunu yapmadım ve biraz pişman oldum.
Louvre Müzesi’ndo Kaybolmak
Louvre ziyareti gerçekten de sanata doyduğun bir yer. Ben müze meraklısıyım, ama burası bambaşka. Mona Lisa'nın önünde durduğumda herkes gibi ben de o küçücük tablonun bu kadar ilgi çekmesi karşısında şaşırmıştım. Ancak orada vakit geçirince anlıyorsun, gerçekten etkileyici. Bilinen bir istatistiğe göre Louvre'u tam anlamıyla gezmek istesen her bir esere 30 saniye bakarak 100 gününü harcaman gerekiyor. Artık rehberli turlar mı yoksa kendi başına mı gezmek istersin, ona karar ver!
Seine Nehri’nde Tekne Turu
Seine Nehri boyunca bir tekne turu yapmak, yenilemez bir deneyimdir. Gün batımında yapılan turlar özellikle romantik. Arkadaş grubumla yaptığım bir gece turunu, ışıklar altında Notre-Dame Katedrali'ni seyrederken hayatımın en keyifli anlarından biri olarak hatırlıyorum. O an, "Su gibi akıp geçti" dedikleri lafa çok uygun bir deneyimdi.
Montmartre’de Sanatı Hissedin
Montmartre'de dolaşmak, bohem yaşamın kalbinden geçmek gibidir. Ressamlar Tepesi’nde, sokak ressamlarının eserlerini izlerken kendimi bir film setinde hissettim. Burada, sokakları gezerken "Amélie" filminin sahneleri canlanıyor adeta. Maison Rose’de sıcak bir kahve içmek bence bu deneyimi daha samimi kılıyor. Sen de belki bir gün orada bir ressamın karşısına geçersin, kim bilir?
Notre-Dame Katedrali’nin Gizemi
Notre-Dame Katedrali, Gotik mimarinin şahikası bence. Tabi ki, birkaç yıl önce meydana gelen yangın hepimizi üzdü. Ancak restorasyon çalışmaları hızla sürüyor ve hala en azından dışarıdan bile olsa görmek etkileyici. Etrafında dolaşırken şu ünlü "Notre-Dame'ın Kamburu" romanının karakterlerini hatırlamamak elde değil. O atmosferi bir kere solumak bile farklı hissettiriyor kişiye. Sen de katedralin gölgesinde kendini mistik bir hikayenin parçası gibi hissedeceksin.
Versay Sarayı’nın İhtişamı
Paris merkezinden biraz uzaklaşmayı göze alırsan, Versay Sarayı'nın göz alıcı ihtişamıyla karşılaşırsın. İçindeki aynalı salonları ve muazzam bahçeleri gezmek tam bir gün alıyor. Tatilin bir gününü buraya ayırmanı öneririm. Sarayın bahçesinde kaybolmak, gerçek dünyadan kopmak gibi. Hatta bir keresinde piknik bile yaptık burada; sarayın bahçesinde bir öğle yemeği gerçekten unutulmazdı.
Latin Mahallesi’nde Gezinti
Son olarak, Latin Mahallesi’nin dar sokaklarında gezmek, genç kalmak isteyen ruhlar için birebir. İlgini çeken kitapçılara, kafelere rastlamak çok olası. Sorbonne Üniversitesi'nin civarındaki enerjiyi hissetmek çok etkileyici. Yıllar önce ilk kez bu mahallede kaybolduğumda, yan sokaklardan birinde bir arnavut kaldırımı üzerinde durup, tarih kitaplarından fırlamış gibi görünen bir kafede kahve içmiştim. Paris'te ne yapsan ayrı bir hikayesi oluyor zaten.
Paris, gerçekten de sürekli yeni bir şeyler keşfedeceğin bir açık hava müzesi gibi. Kim bilir, belki sen de bir gün bu büyülü şehirde kendi Paris hikayeni yazarsın. Kendine güven, yolculuğun tadını çıkar ve bize de anlatmayı unutma. Unutma, "Her yol Paris'e çıkar" ve bu yollar, seni ummadığın anılara götürebilir!
Yorum Bırakın