Doğanın Döngüsüne Ayak Uydurmak

İlk Baharın Getirdikleri

İlkbahar geldiğinde, doğa adeta yeniden uyanıyor. Bahçeler, parklar canlanıyor. Papatyalar ve laleler açıyor, mis gibi toprak kokusu etrafa yayılıyor. Geçen sene ilkbaharda, evimizin karşısındaki boş arazide ne güzel çiçekler açmıştı… Hatırlıyorum da, bir pazar sabahı kalkıp dolaşmaya çıktığımda, baharın tazeliği beni şaşkına çevirmişti. Sen de böyle bir şey yaşadın mı hiç? İstanbul’un kalabalığı arasında bu cenneti görmek tam bir sürpriz olmuştu doğrusu.

Doğanın kendi döngüsünde ilerlemesi bir şekilde bize de enerji veriyor, değil mi? Bahar temizliği diye bir şey duymuşsundur mutlaka. İşte bu mevsimsel döngüler bizlerin de hayatındaki döngüleri başlatıyor, yeniliklere kapı aralıyor. Biraz da toprakla uğraşmak, çiçek dikmek insanı rahatlatıyor, haksız mıyım? Zaten toprakla ilgilenmenin stresi azalttığına dair araştırmalar da var. Kim bilir, belki sen de bu bahar bir çiçek dikip günlük hayatına renk katabilirsin.

Yazın Sıcak Kolları

Yaz, enerji dolu hissettiğimiz bir başka dönem. Güneşin altındaki günler, deniz kenarında geçirilen saatler… Tam bir tatil havası. Geçen yaz Bodrum’da geçirdiğimiz o bir haftalık tatil hala aklımda. Sıcakta sahilde yürümek, akşamları serinlemek için denize girmek ne güzeldi. Şöyle düşünüyorum da, belki de en çok bu anılar için yaşıyoruz.

Yazın bir kuralı var: Sıcaklar arttıkça kalabalıklar da artıyor. Ancak, kalabalıklardan kaçmak için Türkiye’de keşfedilecek o kadar güzel yerler var ki. Örneğin, geçen yaz Kaş’a gitmiştik. Oralarda kaybolmuş koylar bulmak, güneş batımını o sessizlikte izlemek bana huzur vermişti. Yeşil ve mavinin uyumunu sen de keşfetmelisin mutlaka. Tatil rotanı oluşturduğunda küçük ama samimi yerleri tercih etmeyi unutma.

Sonbaharın Sessizliği

Sonbahar diyince aklıma ilk gelen, yere düşen yaprakların çıkardığı o çıtırtılı ses. Her ne kadar yazın canlılığı başka olsa da, sonbaharın başka bir havası var. Renklerin değişimi, melankolik akşamlar… Geçen sene sonbaharda Kapadokya’ya gitmiştim, peri bacalarının etrafında yürürken o sessiz huzur, başka bir dünyaya ait gibiydi. Aynı zamanda sonbahar, doğanın hazırlık yaptığı, yavaş yavaş uykuya daldığı bir mevsim.

Bu mevsimde doğanın bize sunduğu bir diğer şeyse organik pazarlar. Harika taze meyve ve sebzeler bulabiliyoruz. Bir ara arkadaşlarla köy pazarına gitmiştik, ne güzel şeylerle döndük eve. Peki sen de hiç şöyle bir sonbahar günü bir pazara gidip o lezzetlerin tadını çıkardın mı? Her mevsim kendi renkleriyle geliyor. İşte bu da doğanın döngüsü.

Kışın Soğuk Yüzü

Kış geldiğinde, çoğumuzun aklına önce soğuk gelir, değil mi? Ama kış aylarının da kendine özgü bir cazibesi var. Karın sessizliği, sobanın başında geçirilen uzun akşamlar… Geçen yıl Ankara’da arkadaşlarla bir kış tatili yapmıştık, Uludağ’da kayak yaparken çocuklar gibi eğlenmiştik. O beyaz örtü altında dünya o kadar sakinleşiyor ki, insanın içi huzur doluyor.

Kışın bir diğer yüzü ise evde geçirilen zamanların artması. İşte bu dönemde kitaplar ve sıcacık çaylar en iyi arkadaşlarımız oluyor. Belki bir tatil kitabı alıp okumanın, battaniyenin altına girip sıcak bir kahve ile keyif yapmanın zamanı gelmiştir. Sen de böyle bir kış huzuru arıyorsan, belki bu kış yeni bir alışkanlık edinmek sana iyi gelebilir.

Gelecek İçin Öneriler

Doğanın döngüsüne ayak uydurmak, hayatımıza bir denge getiriyor belki de. Her mevsimin kendi içinde bize sundukları var. İşte bu yüzden, mevsimlerle birlikte kendi rutinlerimizi de yenilemek hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız için önemli. Gelecek için önerim, her mevsimde doğanın sunduğu güzellikleri keşfetmeye çalışmak. Kim bilir, belki de bir sonraki tatil planını doğayla iç içe bir yerde yapma fikri kulağına hoş gelir.

Sağlıklı bir yaşam için, doğayla uyum içinde olmak, doğanın ritmiyle hareket etmek gerekiyor. Mevsimler hayatımızın koşturması içinde yavaşlamamıza ve anın tadını çıkartmamıza olanak veriyor. Bir sonraki tatil için dağ evlerinde ya da bir köy evinde konaklamak isteyebilirsin, ne dersin?

Doğa ile Bağlantımızı Güçlendirmek

Günümüzün şehir yaşamı bizi doğadan uzaklaştırıyor, ama neyse ki doğa hep orada, yeniden bağlantı kurmamızı bekliyor. Bir keresinde, şehirden uzaklaşmaya karar verip, bir arkadaşla Sapanca Gölü’ne gitmiştik. Oradaki doğa yürüyüşü, bana doğayla olan bağımızı güçlendirmenin ne kadar önemli olduğunu hissettirmişti. Sen de ara sıra şehrin gürültüsünden kaçıp kendine doğayla iç içe bir gün armağan etmelisin.

Doğa ile olan bağlantımızı güçlendirmemiz, sadece ruh sağlığımız için değil, aynı zamanda çevreye duyduğumuz saygıyı da artırıyor. Elbette doğayı korumak ve onun döngüsüne saygı göstermek artık bir zorunluluk. Günlük alışkanlıklarımızda küçük değişiklikler yaparak bile bu bağlantıyı kuvvetlendirebiliriz. Mesela, daha az plastik kullanmak ya da geri dönüşüm yapmak gibi basit adımlarla doğaya daha az zarar vermek mümkün.

Birlikte Paylaşarak Güçlenmek

Doğanın döngüsüne ayak uydurmak demek, aynı zamanda topluluk olarak bir araya gelmemizi de sağlıyor. Ailemle birlikte, geçen yıl düzenlediğimiz piknik hâlâ aklımda. Ne kadar keyifli bir gündü! Çocuklar taze havada koştururken, biz de çayırda serilmiş örtünün üstünde oturup bol bol sohbet etmiştik.

Topluluk aktiviteleri, doğanın döngüsünü kutlamak için harika fırsatlar sunuyor. Belki sen de arkadaşlarla hafta sonu doğa yürüyüşleri düzenleyebilir ya da masanda bir saksıda bitki yetiştirmeyi deneyebilirsin. Küçük bir çabayla doğayla bağlantımızı güçlendirip, bu döngünün bir parçası olabiliriz.