Anadolu’nun Şaheseri
İlk Adımlar: Divriği’de Karşılaşmalar
Geçen yaz, sonunda uzun zamandır planladığım Sivas gezisini gerçekleştirdim. Sivas’a vardığımda ilk durağım elbette Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası oldu. Yolda eşsiz Türk ve İslam sanatının nadide örneğini görmek için sabırsızlanıyordum. Sen de illa ki bir öğretmeninden ya da bir belgeselden bu muazzam yapının adını duymuşsundur. İlk bakışta bile ruhumu saran büyü, beni hemen içine çekti.
Bir Sanat Harikası: Mimari Detaylar
Bu muhteşem yapı, Mengücek Beyliği döneminde 1228-1229 yıllarında inşa edilmiş. Mimarı, şaheserlerin arkasındaki isim olan Ahlatlı Hürremşah. İnan bana, detaylara baktıkça insan hayret ediyor. Caminin taş işçiliği adeta dile gelip hikayeler anlatıyor. Bir taşın üzerinde dakikalarca düşündüğümü bilirim. Sence de böylesine detaylı işçilik nasıl olmuş da o dönemde yapılabilmiş? Anlaşılan, ustalığın bu denli zirve yaptığı çok nadir anlardan biri bu.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Parlayan Yıldız
1979’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren bu yapı, aslında dünya çapında tanınıyor. Bu kadar özel olmasının bir sebebi de, çiftçi bir ailede büyümüş olmama rağmen hepimizin duyduğu o “Taş yerinde ağırdır” atasözüne inat, taşların sanatla buluştuğu muhteşem bir gösteri sunması. Dünya çapında yalnızca bu kadar az yapının bu listeye girmesi de elbette ki boşuna değil.
Tasavvufun İzinde: Darüşşifa
Caminin yanında yer alan Darüşşifa kısmı ise başlı başına bir hikaye. İslam medeniyetlerinin sağlık konusundaki öncülüğüne dair canlı bir örnek. Geçmişte burası, akıl ve ruh sağlığı sorunları yaşayanlara şifa bulması için kullanılan bir merkezmiş. Biliyor musun, su sesiyle terapi gibi yöntemler kullanılırmış. Hatta ben de o dönemlerde şifa bulmak için İstanbul’dan Divriği’ye gelenlerin hikayelerini dinledim. Sen de bu tür hikayelere meraklıysan mutlaka ziyaret etmelisin.
Rengarenk Bir Sergüzeşt: Ahşap Kapılar ve Taş Duvarlar
Camiye girerken, göz alıcı ahşap kapı bir başka güzellik. Ama beni en çok etkileyen taşların üzerindeki gölgeler oldu. Sabah ve öğlen vakitlerinde farklı şekiller çıkarıyor. Artık biz de kiminle konuştsak, “Gölgesi değişen taş mı olur?” dediler ama gerçekten efsane gibi. Anadolu’nun binbir rengini burada gördüm. Bu durumu görmek için gün doğumunda orada olmalısın, diye düşünüyorum. Öyle ki o gölgeler bile bir başka anlam yüklü. Beyaz atlı prens falan derdik ya, işte bu da onun taş hali gibi bir şey!
Ziyaretçileri Derin Düşüncelere Sürükleyen Yazıtlar
Yapının dört bir yanında yer alan yazıtlar ise zamanla kaybolan ama anlamı hep yaşamış kelimeler sanki. Bu yazıtların yer aldığı taşlar, zamana meydan okurcasına duruyor hala. “Biz o toplumu hep modern sanıyorduk ama hani nerde bizim taşlar” diyerek düşündüğüm çok an oldu. Dürüst olmak gerekirse, taşların dili çözülse kim bilir neler anlatırdı? O yüzden orada geçirdiğim her dakika, geçmişe minik bir seyahat gibi geldi.
Sadelik İçinde Saklı İhtişam: İç Mekan
İçeriye geçerken yaşadığım duygu karmaşası tarif edilemezdi. İlk adımı attığımda, önüme serilen o ihtişamlı manzarayla karşılaştım. Üstü örtülü serin bir hava, işlenmiş sütunlar arasında gezinip duruyor. Geçmişin büyük bilgelerinin adımları sanki koridorlarda yankılanıyor. Yüzyıllar önce orada ibadet eden insanların bıraktığı izleri hissediyorsun adeta. Sonra düşündüm, acaba günümüz mimarisi de böyle iz bırakacak mı? Yani, bir bakıma zarafetin tarihi içinde, huzuru aradım.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası hakkında yazılan bu blog yazısını okurken sanki ben de o gezideymişim gibi hissettim. Sivas’a yapılan gezi planlarının en önemli duraklarından biri olan bu muhteşem yapıları görmek gerçekten büyük bir ayrıcalık olmalı. Anadolu’nun şaheseri olarak nitelendirilen bu eserlerin tarih ve mimari açıdan ne kadar değerli olduğunu düşünmek bile insanı heyecanlandırıyor. Yazının detayları beni o kadar etkiledi ki, Divriği’ye bir an önce gitmek istedim. Gezi sırasında yaşanan her detayı sanki kendi gözlerimle görmüş gibi hissettim. Bu yazı, Divriği’nin tarihi ve kültürel önemini vurgularken, aynı zamanda bir gezgin olarak benim de bu muhteşem yapıları keşfetme isteğimi artırdı. Kesinlikle önümüzdeki tatil planlarım arasına Divriği’yi eklemeliyim. Emeği geçenlere teşekkürler.