Bilim İnsanlarının Yanlışlıkla Yaptığı Büyük Keşifler
Penisilinin Tesadüfi Keşfi
Bak şimdi, en iyi örneklerden biri Alexander Fleming’in 1928’de yaptığı o meşhur keşif. Adama resmen bakteri kültürlerini unuttuğu için Nobel verdiler! Eminim temizlikten biz de kaçtık birkaç kere ama böyle bir şey yakalamak başka bir olay. Fleming, laboratuvarını temizlerken, daha önce kapatmayı unuttuğu petri kaplarından birinde küfün, bakterilerin çoğalmasını engellediğini fark ediyor. Bu durum öyle bir gelişti ki, antibiyotik çağı başlıyor. Sence de biraz akıl işi değil mi? Ama işte hayat, nereye çekeceğin belli olmuyor. Sanırım “ne gelirse başımıza ya meraktan ya da tembellikten gelir” derken bu tür olayları kastediyorlarmış!
Radyasyonun Gizemli Gücü
Marie Curie ve öncesinde Henri Becquerel, radyoaktivite konusunda devrim niteliğinde işler yaptı. Ama işte Becquerel, arkadaşı Curie’nin katkılarıyla fark etti ki, radyum ve polonyum gibi elementler durduk yere parıldıyor! Becquerel, aslında fotoğraf plakalarını ışıkla deney yaparken karanlıkta unuttuğu uranyum tuzları sayesinde bu inanılmaz keşfe ulaştı. Düşünsene, tamamen unutkanlıktan doğan bir keşif! Hani bazen bir şeyi bulurum diye odada dolaşıp dururuz ya, belki de o anda büyük bir keşfin eşiğindeyiz. Hayat işte, sürprizlerle dolu!
Teffinin Yanlışlıkla Bulunuşu
Yolculuğumuzu biraz daha bu tarafa çekelim. Her gün kullandığımız vazgeçilmez malzeme teflon var ya, işte o da bilim insanlarının azizi tatiliyle bulundu! Roy Plunkett, aslında soğutucu bir gaz için deney yaparken, gazın depolanma tankında beyaz, kaygan bir madde olduğunu fark etti ve ta-da! Teflon doğdu. Ben de tezgah üstündeki lekeleri nasıl çıkaracağım diye düşünürken böyle bir şey bulamazsam bir yerlerde unutulur giderim işte. Hayatın getirdiği küçük sürprizler, büyük değişimlere yol açabiliyor ya, ne dersin?
Bir Enzim, Bir Dünya: Searsia’nın İcadı
Yeni bir bitkisel ilaç veya terapi geliştirmek amacıyla yapılan çalışmalarda, bazen tesadüfi buluşlar karşımıza çıkıyor. İşte, bu enzim böyle bir şeydi. Aslında diş eti hastalıkları için bitkisel bir tedavi araştırılırken keşfedildi. Bu biraz şey gibi, dolaptan süt almak için gidersin ama en son çikolata ile dönersin ya işte öyle! Gerçi, işi bu kadar basite indirgemek istemem. Ama yine de işin içinde bir parça şans olunca, bu tür hikâyeler daha da ilginç oluyor. Sen en son böyle bir şey yaşadın mı peki?
Sıcaklıkla Gelen Röntgen
Wilhelm Röntgen’in 1895 yılında keşfettiği röntgen ışınları da aslında doğrudan bir planın ürünü değildi. Adam, tüp içindeki elektriği ilerletmeye çalışıyorken, başına gelenler kitaplara konu olacak cinsten. Gözlemlediği bir takım ışınlar, insan kemiğini gösteriyordu. Herkes bu hikayeyi bilmeyebilir ama bence bu da “evde otururken aklına gelir” türünden değil mi? Röntgen, sağlık sektörünü alt üst eden keşfiyle herkesi şaşırtmıştı; ve bildiğim kadarıyla, üzerine başka bir icat daha gelmedi. Hayat işte, beklenmedik gelen hediyelerle dolu.
Mikrodalga Fırının Anlık Keşfi
Mikrodalga fırının keşfi Percy Spencer sayesinde olmuş ama tabii ki tamamen plansız bir şekilde! 1940’larda radar üzerinde çalışırken cebindeki çikolatanın eridiğini fark etmiş. İyi ki de fark etmiş, yoksa bugün hala ocak başında saatler geçirmek zorunda kalırdık. Yani, “bir şey bulayım da yemek pişirme yükü azalsın” diye düşünecek adam tam da buymuş. Eminim, anneler bu adama müteşekkir olmuştur. Bizim de böyle bir anda kendi mikrodalgamızı bulmamız mümkün; yeter ki gözümüzü dört açalım!
Vulkanizasyon Sayesinde Lastiğin Gücü
Charles Goodyear, o meşhur lastik markasının isim babası, yine bir kazayla devrim yarattı. Bildiğin kaza ama; potasını düşürürken karışıma kükürt ekliyor ve vulkanizasyon süreciyle daha dayanıklı lastikler ortaya çıkıyor. Elinde imkansızlıklar varken böyle büyük işlere imza atmak… Adam resmen çamurlu sudan altın çıkardı! Kim bilir, belki de çorba yaparken bir anda yeni bir icada yol açacağız! Hayat bu, sürprizlerle dolu.
Yorum Bırakın