Bilim İnsanlarının Hobileri: Einstein’ın Keman Sevgisi
Einstein’ın Kemanla İlk Tanışması
Hepimiz Albert Einstein’ı, görelilik teorisinin dahisi olarak tanırız. Fakat birçoğumuz onun, aynı zamanda tutkulu bir keman sever olduğunu bilmeyiz. Küçük yaşlardan itibaren müzikle iç içe büyüyen Einstein, 13 yaşındayken kemana başlamış. Kemanı eline ilk aldığında yaşadığı heyecanı ve bu enstrümanla nasıl derin bir bağ kurduğunu anlatan anekdotları okurken, ben de çocukken ilk defa bisikletime bindiğim günü hatırlıyorum. O zamanki heyecanım ve özgür hissetme duygum, Einstein’ın müziğe olan tutkusu ile bir şekilde paralellik gösteriyor gibi. Sen de küçükken keşfettiğin bir şey için böylesine bir tutku hissetmiş miydin? Belki gitar çalmaya çalışmış ya da bir resim yapmayı denemişsindir.
Müziğin Einstein’ın Hayatındaki Yeri
Einstein’ın hayatındaki zorlukları ve bilimsel sıkıntılarını hafifletmek için bir çıkış noktası bulması gerekiyordu. İşte keman, onun için tam da bu çıkış noktası olmuş. Bir nevi hayatının fon müziği gibi. Üniversitede sabahlara kadar süren çalışma seanslarından sonra, kemanını eline alıp birkaç saatliğine dünyadan koparmış kendini. Bu bana üniversitedeyken çok yoğun geçen dönemlerde, kendimi müziğe ya da edebiyata vermemin ne kadar huzur verici olduğunu hatırlatıyor. Dürüst olmak gerekirse, ben de müziğin insan ruhunu tedavi edici yönüne hep inanmışımdır. Kimi zaman bir şarkı dinlerken eskilere dalmak ya da bir enstrüman çalmaya çalışmak insana başka bir boyuttan bakma şansı tanıyor gerçekten de.
Bilim ve Sanat Arasındaki Bağ
Bilim insanlarınca yapılan pek çok araştırma, sanat ve yaratıcılığın bilimsel düşünce yapısıyla sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösteriyor. Einstein, bir konuşmasında, bilimsel teorilerini tasarlarken sık sık müziksel bir düşünce yapısını kullandığını belirtmiş. Bilim ve sanat, zannedilenin aksine, birbirine oldukça paralel ilerliyor. Bunu düşününce, ben de yazdığım blog yazılarında, bir yandan SEO tekniklerini düşünürken, bir yandan da yaratıcı olmaya çalıştığımı fark ettim. Her iki alan da farklı bir tür disiplin ve yaratıcılık gerektiriyor. Peki sen, bilimin ve sanatın birbiriyle olan bu derin ilişkisini hiç düşündün mü? Belki bir gün kendine bir enstrüman alıp, buna daha derinlemesine dalabilirsin.
Einstein’ın Favori Bestecisi: Mozart
Einstein müzik konusunda biraz seçiciydi diyebiliriz. En sevdiği besteci ise Wolfgang Amadeus Mozart’tı. Mozart’ın eserlerinde bulduğu matematiksel düzen ve estetik uyum, onun bilimsel zihniyle örtüşüyordu. Hatta kimi zaman arkadaşlarıyla bir araya gelip Mozart sonatlarını çaldıkları bilinmektedir. Ben de yıllar önce bir arkadaş grubuyla buluşup, sevdiğimiz şairlerin şiirlerini sesli okuduğumuz günleri hatırlıyorum. O anlarda herkesin bir ilham kaynağı bulması ve o ilhamı başkalarına aktarması gerçekten büyüleyiciydi.
Müziğin Stresi Azaltmadaki Rolü
İş ve hayatın getirdiği stres yükü hiç bitmiyor, değil mi? Einstein için müzik, bilimsel çalışmalarının yoğun temposundan bir kaçış, bir dinlenme şekli olmuş. Aslında, yapılan araştırmalar müziğin stres seviyelerini düşürdüğünü ve rahatlamaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Özellikle klasik müzik dinlemek, kalp atış hızını düzenleyip, tansiyonu düşürüyormuş. Mesela, ben işten sonra yorgun bir şekilde eve geldiğimde, arka planda çalan hafif bir müziğin beni nasıl rahatlattığını çok iyi biliyorum. Sen de kendi stresli anlarında müziğe sarıldın mı hiç? Belki bu akşam eve dönerken bunun bir denemesini yapabilirsin.
Einstein ve Festival Anıları
Einstein, Bern Üniversitesi’nin düzenlediği bir müzik festivalinde çaldığı günleri unutamadığını söylemiş. O kadar yoğun bir tempoda çalışırken, böylesi bir etkinliğe katılmanın onu ne kadar mutlu ettiğinden bahsederdi. Ben de şehrimizde yapılan bir müzik festivalinde, sevdiğim sanatçıyı canlı izleme fırsatı bulmuştum. Şunu söylemeliyim ki, o anı yaşamak gerçekten büyüleyiciydi. Sen de böyle festivallere katılıyor musun? Belki bu tür etkinlikler, yeni hobiler keşfetmen için güzel bir fırsat olabilir.
Keman Sevginizi Geliştirin
Bilim insanı olmak, tüm zamanınızı formüllerle, teorilerle değil de bazen ruhunuzu dinleyerek geçirmek demek. Einstein’ın keman sevgisi, aslında hepimize yeni hobiler edinmenin hayatımıza nasıl renk katabileceğini gösteriyor. Keman çalmak, sadece bir enstrümana hakim olmak değil, aynı zamanda ruhunuzu da dinlendirmek demek. Eğer bir enstrüman çalmayı düşünüyorsanız, belki kemanla başlangıç yapabilirsiniz. Hem kim bilir, belki bir gün siz de bir bilim insanı gibi müziğin yarattığı mucizeleri keşfedersiniz. Haydi, sen de kendi mucizeni yarat!
Yorum Bırakın