Yeterince İyi” Olmayı Kabul Etmeyi Öğren
Mükemmellik Takıntısı ve Bizim Nesil
Mükemmelliyetçilik, özellikle bizim nesil için, adeta hayatta bir başarı standardı gibi gösteriliyor. Özellikle sosyal medyanın bu kadar yaygın olduğu günümüzde, herkes kendini en iyi taraflarıyla gösterme eğiliminde, değil mi? Herkesin cevval birer profesyonel, yetenek abidesi ya da mükemmel bir ebeveyn gibi göründüğü bu dünyada, kendimizi yetersiz hissetmek kaçınılmaz oluyor. Dürüst olmak gerekirse, ben de çok kez instagram’da o müthiş tatil fotoğraflarını, organik yiyeceklerle bezeli kahvaltı sofralarını veya spor salonunda ter döken insanları gördüğümde şöyle bir iç geçiriyorum. Sen de böyle yapmıyor musun?
Yeterince İyi Olmanın Muhteşemliği
Bir gün arkadaşımla otururken laf lafı açtı ve konu tam da buraya geldi. O an fark ettim ki “yeterince iyi” olmak aslında müthiş huzur verici bir şey. Hani derler ya “erdem orta yoldadır” diye, işte tam da bu. Kendini sürekli yetersiz yada eksik hissetmek yerine, yaptıklarınızın ve çabalarınızın değerini anlamak gerek. Her zaman en iyisi olamazsın ve bu tamamen normal. İnsan olmanın keyfi de burada bence. Bazen başarısız olmak, hatalar yapmak da bizi biz yapıyor sonuçta.
Kendi Serüvenimde Yeterince İyi Olmayı Keşfetmek
Bir de kendi hikayemden biraz bahsedeyim. Birkaç yıl önce bir proje için çok çalışıyordum ve en iyi sonucu almak için bildiğim her şeyi yapıyordum. Ancak proje bir noktada sekteye uğradı ve istediğim gibi sonuçlanmadı. İlk başta çok moralim bozuldu, açıkçası kendimi başarısız hissettim. Sonra oturup düşündüm, neyi denemiştim, ne öğrenmiştim? İşte o zaman anladım ki, her deneme bir öğrenme süreci aslında. Her çabanın bir değeri var. Hani “Kaybettiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman yenilirsin” derler ya, bu da onun gibi bir şey işte!
Başarı Kavramını Yeniden Tanımlamak
Başarı çoğu zaman diploma, ödül ya da unvanla ölçülüyor. Ancak bunlar bir kutunun dışına çıkmadığımız sürece kendi potansiyelimizi fark etmemizi engelleyebiliyor. Benim için başarı, her gün yeni bir şey öğrenmek, yeni insanlarla tanışmak ya da sevdiklerimle kaliteli zaman geçirmek oldu son zamanlarda. Yani bir nevi, hızı kesmek ve hayatın tadını çıkarmak birçok şeyden daha önemli. Senin başarı tanımın nedir?
Kendi Potansiyelini Keşfetmenin Yolları
Potansiyel kelimesi çoğu insanda büyük bir beklenti yaratıyor. Ancak aslında potansiyel, kişisel tatminle direkt bağlantılı. Bazı günler sadece rahatlayıp, evde pijamalarla takılmak da iyi geliyor mesela. Bunun zor olduğunu biliyorum, çünkü hepimiz bir şekilde ne kadar meşgul olursak o kadar değerli hissetmeye alıştık. Ancak ara vermek, dinlenmek, kendimize vakit ayırmak en az o ofiste geçirdiğimiz vakit kadar (belki daha fazla) önemli. Arada bir frene basman gerek, inan bana, bir dünya fark yaratıyor.
Toplum Beklentilerini Yıkmak
Toplumun bizden beklentileri çoğu zaman yük gibi gelebiliyor. Ben de bir süre onlara uymak için çabaladım ama o yükü taşıyan ben olduğum için, bir yerden sonra “Bu kadarı yeterli artık” dedim. Gerçekten, özünde ne olmak istiyorsun? Yeterince iyi olmak, o beklentileri karşılamaktan önce, kendi değerini fark edebilmekle başlıyor. Belki de yapmamız gereken en önemli şey, kendi sesimizi bulmak ve onu dinlemek. Ne dersin, sen de aynı şeyleri hissetmiyor musun?
Hayatta Küçük Mutlulukları Kucaklamak
Belki kulağa klasik gelecek ama hayatta küçük şeylerin keyfini çıkarmak, bizi daha doyumlu yapıyor. Sabah kahvesinin kokusu, uzun zamandır görmediğin bir dostla oturup kahkaha atmak ya da evde kendi yaptığın bir yemekten keyif almak… Bunlar mükemmel olmasa da yeterince iyi ve mutluluk verici şeyler. İşte, burada aslında “anda kalma” dediğimiz o güzel, rahat ve tatmin edici şey var. Bu tarz anları arttırmak, hayat kalitemizi yükseltiyor, kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor.
Mükemmelliyetçilik baskısı altında yaşayan biri olarak, “Yeterince İyi” Olmayı Kabul Etmeyi Öğren başlıklı bu yazı beni derinden etkiledi. Çoğu zaman hayatımızda mükemmelliği aramak, aslında bizi mutsuz ve tatminsiz kılıyor. Her şeyin mükemmel olmasını beklemek, kendimize olan güvenimizi zedeliyor ve sürekli bir başarısızlık duygusuyla boğuşmamıza sebep oluyor. Bu yazı sayesinde, belki de mükemmelliği aramak yerine, yeterince iyi olmayı kabul etmenin ve buna razı olmanın önemini daha iyi anladım. Her şeyin kusursuz olması gerekmiyor, önemli olan kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve bu şekilde mutlu olabilmek. Bu yazı benim için gerçekten bir aydınlanma oldu. Artık kendimi daha az eleştirecek, daha çok sevecek ve yeterince iyi olmanın da bir başarı olduğunu kabul edeceğim. Her şeyin mükemmel olmasını beklemek yerine, hayatı olduğu gibi kabul etmek ve keyfini çıkarmak önemli. Teşekkürler bu güzel yazı için.