Tarihteki Büyük Buluşların Hikayeleri
Ateşin Keşfi: İlk Buluşun Büyüsü
Her şeyin bir başlangıcı var, ateşin keşfi gibi. Ateş, ilk insan toplulukları için adeta bir mucize olmuş. Düşünsene, akşam karanlığında etrafında toplanıp hem ısınmak hem de güvenli hissetmek… Hayatımda bir kere kamp yaptım, gece ateş etrafında otururken düşündüm: Eski insanlar için bu ne büyük bir lütuftu! Sana da tanıdık geliyor mu bu güven duygusu? Günümüzde sıradan bir şey gibi görünse de, tarihte ateşin bulunması insanlık için bir dönüm noktasıydı. Bugün bile ‘ateş gibi bir şey’ demek tutkuyla bir işe sarılmayı anlatıyor ya hani, herhalde bundan daha güzel bir tanım olamaz.
Tekerleğin Dönüşü: Hayatı Kolaylaştıran Daire
Tekerleğin icadı derler ya, hani hemen aklımıza araba gelir. Ama düşün, tekerlek sayesinde taşımacılık devrim niteliğinde değişmiş. Bunu ilk duyan atalarımızın heyecanını tahmin edebiliyor musun? İlk öğrendiğimde hayatımı nasıl kolaylaştırdığını düşündüm. Çağlar boyunca tekerlekle neler neler yapılmış kim bilir… Şimdi bunu küçümsediğimiz oluyor ama gerçekten de her şeyin temelinde bu basit daire yatıyor. Yaşayan bir örnek vereyim, geçenlerde yeğenimle eski tarz tahta araba yaptık. Plastik tekerleklerle bile nasıl da hızlı gitti! Anlattıkça tekrar çocuk oluyorum sanki…
Yazının Gücü: İlk Harflerden Gazetelere
İlk yazılan tableti düşününce bile sırtımda hafif ürperti hissediyorum. Sümerlerin çivi yazısı ile neler başardığını hayal etmek zor değil. Çocukken izlediğim bir belgeselde gördüğüm kil tabletleri unutamam. Hep diyordum ki “ben de bir gün böyle mesajlar yazacağım.” Aslında şimdi blog yazarak bunu bir nevi başardım sanırım. Sen de her gün yazılan binlerce kelimeden kaçının tarihe iz bırakacağını merak etmiyor musun? Günümüzde ise sosyal medya paylaşımlarıyla bile yazının gücünü görmeye devam ediyoruz. Düşünsene, bir tweet bile birçok insana ilham olabiliyor.
Matbaanın Mucizesi: Kitaplarla Tanışmak
Matbaanın icadı ile kitaplar bir anda kıymete bindi. İlk kitap basıldığında insanlar nasıl da heyecanlanmıştır. Üniversitede Osmanlı Dönemi’nde matbaanın gelişini tartıştığımız bir ders hatırlıyorum. Hoca, “takdir edilesi bir gelişme” demişti. Bugün düşünsene, hangi bilgiyi merak etsen bir kitapta ya da online olarak karşında. Anlatılanlara göre, Gutenberg’in matbaası olmasaydı Avrupa’da bilgi paylaşımı bu kadar hızlı olmazdı. Kitap okurken bu buluşu hiç düşündün mü?
Telefonla Değişen Dünya: Uzaklar Yakın Olunca
Telefonun icadıyla dünya bambaşka bir yere gelmiş. Her ne kadar günümüzde artık cep telefonlarıyla yaşıyor olsak da, Graham Bell’in ilk telefon konuşmasını yaptığını düşünmek, tüyler ürpertici. Telefon olmasa, sevdiklerinle saatlerce konuşamazdık, değil mi? Şimdilerde görüntülü arama ile dünyayı avucumuzda tutuyoruz. Babamın kırk yıl düşündüğünü ben cep telefonumla kolayca yapıyorum. Bu kadar hızlı iletişime alıştık ama ara sıra eski usul mektupları da özlemiyor değilim…
Elektrik: Her Şeyi Aydınlatan Buluş
Elektrik, gündelik hayatımızda vazgeçilmez yerini aldı. Thomas Edison’un ampulü icat ettiğinde insanlar ne kadar da heyecanlanmıştır. İlk defa İstanbul’da Osmanlı sarayında elektrik ışığı yanarken tahtanın nasıl bir mucize gibi algılandığını duymuştum, hala etkisini kaybetmeyen bir anı. Şu an bunları okuyorsan, elektriğin bu gücünün ne kadar kıymetli olduğunu da biliyorsun demektir. Gece karanlık çöktüğünde, bir düğmeyle aydınlanan odanda huzur bulmanın başka bir açıklaması yok.
Internet: Evimizdeki Dünyalar
İnternetin hayatımıza girişi, belki de günümüzün en büyük devrimi. İlk internet bağlantımı yaparken, modemin sesi hala kulaklarımda çınlıyor. Üniveristenin kütüphanesinde bedava internet bulduğum an, mutluluktan havalara uçmuştum. Şimdi neredeyse her anımızı internette geçiriyoruz. Dünya ile bu kadar bağlı olmak harika bir şey, değil mi? Ama dikkat etmek de gerekiyor, dijital dünyanın derin sularında kaybolmak pekala mümkün. Sen de bazen sosyal medyadan uzaklaşmak istemiyor musun?
Yorum Bırakın